Incendies geride bıraktığımız yılın en çok beğenilen filmlerinden bir tanesiydi. Hatta bugüne kadar karşılaştıklarım içerisinde en beğendiğim blog olan Kediler ve Kitaplar'ın 2011'in En İyileri Anketi'nin "Sinema" başlığında A Separation ve Midnight in Paris gibi oldukça beğenilen iki filmin ardından(bu iki film 2011'e ait izlediğim filmler içerisinde benimde en beğendiğim iki filmdi) kendisine üçüncü sıradan yer bulmuştu. Aynı listede üst sırada bulunan filmlerden izlemediğim tek film olması bir başka ayrıntı. Bir arkadaşım(kendisi adını vermemi istemedi) -ki pek film konuştuğum birisi değildir- geçenlerde "İçimdeki Yangın" diye bir film var mutlaka izle demişti. Bende adını bile duymadığım bu filmi izlemek için hamle yaptığımda bahsettiği filmin Incendies olduğunu öğrenince kendi kendime artık zamanı geldi deyip dün itibarı ile izledim filmi. Gümbür gümbür adından söz ettiren bir film olmasa bile blog takipçilerinin ve sinema meraklılarının oldukça aşina olduğu bir yapım Incendies. Ekşisözlük'te Incendies başlığında şöyle bir entry mevcut: "...üzerine bir şeyler yazmak için etkisinden çıkmayı beklemek gerek sanırım." İşte ben tam bu sebepten ötürü yirmi dört saat rötarlı burada bulunuyorum. Başlayalım bakalım.
Film aslında 2010 yılına ait ama ülkemizde 2011 yılında gösterime girmesinden ötürü geçen yıla ait kabul etmek çok yanlış olmaz. Incendies'i Kanadalı yönetmen Denis Villeneuve yönetmiş. Film bir tiyatro oyunundan uyarlama ve okuduklarıma bakılırsa bir süredir İstanbul Devlet Tiyatroları'nda da oynanıyor. Yazının girişinde bahsettiğim gibi Türkçe'ye "İçimdeki Yangın" diye çevrilmiş. Incendies, Google Translate'e göre Fransızca dilinde "yangın" anlamına geliyor. Başrol listesi Lubna Azabal, Melissa Desormeaux-Poulin, Maxim Gaudette isimlerinden oluşuyor. Filmde ara ara Radiohead şarkıları duymak mümkün ve Radiohead dinlemeyen biri olmama rağmen filmde iyi durduğunu söyleyebilirim. O sene düzenlenen Oscar Ödül Töreni'nde En İyi Yabancı Film Oscarı'nı Danimarka yapımı In a Better World filmine kaptırmış ve bu kararıyla Akademi bir hayli eleştirilmişti.
Filmin konusuna gelince, konudan hiç bahsetmemeye karar verdim önce. Sonra spoiler uyarısı yapıp derin derin her şeyi anlatayım istedim. Ondan sonra düşündüm ve kısaca bahsetmenin en doğrusu olduğuna karar verdim. Öyle bir ikilemdeyim ki bu yazıyı uzun uzun yazmak veya kısa kesmek konusunda bir karar vermem gerekiyor. Şöyle ki zamanında Orta Doğu'dan göç etmiş ikiz çocukları olan bir anne ölümünün ardından çocuklarına bir vasiyet mektubu bırakır. Yapılmasını istediği bazı şeyler vardır ve olaylar gelişir.
Incendies öyle bir film ki en ufak bir spoiler yediğiniz anda ağır s.çarsınız. O yüzden filme dair hiçbir şey okumadan izlemeniz kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik. Başka bir tavsiye ise, Incendies'nin ilk yarısında sıkılacak olmanız kuvvetle muhtemel ve olası. O yüzden bu uyarımı dikkate alarak filmin sonuna kadar sabredin. Ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız ve eğer yazımı okuyup filmi izlemeye karar verirseniz ve hatta bir adım ileri gidip filmi izlerseniz lütfen yorumlarınızla bana karşılık verin.
Film başlarda size "Uçurtma Avcısı" tadı verebilir. En azından bana verdi. Siyasi kısmı biraz rahatsız edici olabilir ama konunun önüne geçmemesi bence filmi özel yapan en önemli sebeplerden. Lubna Azabal'ı dikkatle seyredin.
Bugüne kadar izlediğim en güzel filmlerden bir tanesi Incendies. Benim bu kadar çok beğendiğim bir filmi size satırlar dolusu yazmam gerekirdi ama spoilerdan kaçmak adına vasatın altında bir yazı oldu bile diyebilirim. Sadece oturup mükemmeli izleyin. İşte hepsi bu.