18 Mart 2013 Pazartesi

Vesikalı Yarim


















Ankara Film Festivali'nin devam ettiği bu günlerde Kızılırmak Sinemasına bir arkadaşım için bilet almaya gitmiştik ki Batman Üniversitesi öğrencilerinin kitap satışı yaptığını gördüm gişenin hemen önünde. İncelerken Vesikalı Yarim'in senaryosu dikkatimi çekti. İçini açtığımda yazıldığı dönemde daktilo ile yazılmış şeklinin baskı hâline getirildiğini gördüm ve artık hiçbir şey bu senaryo kitabını elde etmemi engelleyemezdi. Metin Erksan Sineması'na dair bir kitapla beraber aldım senaryoyu ve aylar öncesinde oluşturduğum izlenmesi gereken yerli yapımlar listemin en üst sıralarında olduğundan bugün için Vesikalı Yarim'i seçtim. İyi ki de seçmişim, kesinlikle harikaydı. 

Filmin yönetmenliğini Ömer Lütfi Akad yapıyor. Akad bildiğiniz gibi sinemamıza yön veren yönetmenlerden ve Göç Üçlemesi(Gelin-Düğün-Diyet), Vurun Kahpeye, Vesikalı Yarim gibi çok önemli filmlerle uzayıp giden bir geçmişe sahip. 1916 yılında dünyaya gelen Akad, 2011 yılında aramızdan ayrılmıştı. Vesikalı Yarim'in başrol isimlerine gelince İzzet Günay ve Türkân Şoray isimlerini görüyoruz ki sanırım sinemayla biraz ilgili birine Türk Sineması adına beş tane aktör ve aktris sayın deseniz tartışmasız bu iki ismi listesine koyar. En azından ben koyarım. Senaryo Sait Faik Abasıyanık'ın 1947 yılında yazdığı Menekşeli Vadi adlı öyküden Safa Önal tarafından uyarlanmış. Müziklere gelince Metin Bükey'in adını görüyoruz ve filmin sonundaki Kalbimi Kıra Kıra şarkısını Şükran Ay'ın sesinden sindire sindire dinleyin diyorum.

Filmin hikâyesine gelince Halil(İzzet Günay) babası ile birlikte bir manav işleten yakışıklı, efendi huylu, kendi hâlinde bir adamdır. Bir gün arkadaşlarıyla beraber içmek için gece dışarı çıkmaya karar verirler. Sürekli gittikleri meyhaneden farklı olarak bu sefer bir değişiklik yapıp Beyoğlu taraflarında bir yerlere gitmeye karar verirler ve yolları bir pavyona düşer. Gittikleri pavyonda arkadaşları bir süre sonra ayrılır ve Halil tek başına aynı yerde geceye devam eder. Bundan sonra her şey konsomatris olarak çalışan Sabiha(Türkân Şoray)'nın Halil'den ateş istemesiyle başlar. İlk görüşte aşk varsa Halil çoktan Sabiha'nın etkisine girmiştir. 

Bir kadını ne kadar sevebilirsin? Ailenden vazgeçecek kadar mı, geçmişinden vazgeçecek kadar mı, onun için birini öldürmeye çalışacak kadar mı yoksa onu öldürmek isteyecek kadar mı? Uç noktalarda bir aşk hikâyesi anlatıyor Vesikalı Yarim ve Sinema Dergisi'nin En İyi 100 Türk Filmi Ansiklopedisi'nde kendine ayrılan sayfada anlatıldığı gibi bu aşkı anlatırken ahlak dersi vermez film. 

Oyunculara geldiğimiz zaman İzzet Günay bütün karizmasıyla karşımıza çıkıyor. Türkân Şoray'ın ise tam anlamıyla bir dilber olduğunu söyleyebiliriz. Yıllar geçtikçe filmleri eskimiş insanlar değiller ama hem proje hem de fiziksel görünüm adına zirve noktada olduklarını söylemek zor değil. Bunun dışında bir çift olarak iyi bir uyum da yakalamışlar ama bazılarınızın bildiği üzere sinemamızın efsane ikilisi olarak Kadir İnanır ve Türkân Şoray'ı tek geçerim.

Yardımcı rollerde de önemli isimleri görüyoruz. Ayfer Feray, Semih Sezerli, Aydemir Akbaş, Hakkı Kıvanç, Aynur Akarsu ile uzayan bir liste görüyoruz. Film genelde Halil ve Sabiha karakterleri üzerinde şekillense de bu oyuncular ile ayrıntılarda çok önemli şeylerle karşılaşıyoruz. Dini ögeler, o döneme ait aile yapısı, ilişkiler... Bunların dışında en önemli detay ise filmin diyalog başarısı diye düşünüyorum. Akıllardan çıkmayıp, sürekli hatırlanacak cinsten pek çok diyalog mevcut filmde. 

Vesikalı Yarim'in bugüne kadar izlediğim en güzel filmlerden bir tanesi olduğunu söyleyebilirim. Aslında söyleyecek çok daha fazla şeyim var filme dair ama yazıyı biraz kişiselleştireceği için tercih etmedim. Vesikalı Yarim'e atıf ile belki Yaramaz Çocuklar'a bir yazı gönderirim yakın zamanda. İyi seyirler hepinize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder