4 Şubat 2016 Perşembe

Heba

















Barış Bıçakçı 'nın yeni romanı çıktı: Seyrek Yağmur. Bu aralar içimde onun heyecanı var. Yeni çıkan kitaplarla ilgili derin heyecanlar yaşayan adamlardan değilim ama bu Barış Bıçakçı, bu farklı. Heyecanın bende yaptığı etkiden bahsedecek olursak son bir senedir yaptığım gibi elimdeki kitapları gevelemekten vazgeçip, sıra Seyrek Yağmur 'a gelsin diye yiyip bitirmeye başladım. Hasan Ali Toptaş henüz tanıştığım bir yazar. Patronumun önerisi ile okudum, hatta kendisi madem askerliği bu kadar seviyorsun bunu oku bakalım diye elime tutuşturuvermişti. İyi de yapmış aslında görünen o ki okunması gereken yazarlar listemde bir yeni isim var artık. Bu güzel kitap için kendisine teşekkürlerimi ileteyim.

Heba tam olarak nasıl ifade edilebilir emin değilim ama genel olarak ana karakter Ziya 'nın ve hayatına girmiş yan rollerin ki ağırlıklı olarak bu da Kenan 'dır heba olup gitmiş gençliğinden ve ömründen bahsediyor. Kitap yedi ana başlık altında bölümlere ayrılarak anlatılmış. Her başlık kendi arasında yükselme ve düşme gösterse de kendi içinde vurucu tespitleri, düşündüren pasajları ve uzun uzun kalem tutturacak detaylara sahip. "Sınır" başlığı altında ise Ziya 'nın acemiliğiyle başlayıp terhisine kadar olan dönemdeki askerlik hikâyelerini okuduk ve eminim herkes bu bölümde yazarın, duyguların, anlatımın ve depreşen anıların en çok yükseldiği nokta olduğuna hemfikir olacaktır.

Askerlik anılarını çok severiz, özellikle benim gibi keyifle geride bırakılmış anılar ise daha çok severiz. Çok zor günlerimiz de oldu elbet ama benim gibi anılarına önem veren biri için birkaç ömürlük malzeme vardı diyebilirim. Heba 'da ise bu durum farklı. Yani okuduğumuz sayfalarda kahramanlık senaryoları, eğlenceli anılar, komik askerler ve enteresan komutanlar yok. Sandığınız gibi terörle mücadele ve kelle koltukta geçen günlerden de bahsetmiyor yazar. Kaçakçılarla mücadele edilen bir sınır bölgesinde. Asıl detay şu ki içeride çalışan sistemin, ortamın, insanların nasıl yansıdığına dair pek çok şey var ve okuduğumdan beri aklımdaki en önemli soru Hasan Ali Toptaş 'ın askerliğini nerede yaptığı.

Bu okuduğum ilk romanı, yorum yapmak ne kadar doğru emin değilim ama en azından kitabın özelinde biraz dilinden bahsedecek olursak yazarın çok sağlam bir kalem olduğu aşikâr. Kitapta derin derin gözlemlenebilecek bir ters köşe durumu da mevcut ki bu çabanın belli bölümlere heyecan getirdiğini söylemeliyim. Hasan Ali Toptaş da hayatın dram kısmından belli ki nasibini almış. Birkaç kitabını okuduktan sonra bununla ilgili detaylıca yorumda bulunabilirim. Heba kesinlikle tavsiyedir, mükemmelden bahsedemem ama en azından askerlik yapmış pek çok kişinin "Sınır" bölümünü soluksuz okuyacağına eminim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder