8 Haziran 2016 Çarşamba

The Life of David Gale


















Alan Parker, 2003 yılından bu yana yeni bir film çekmedi. Son filmi de bugün size yazacağım The Life of David Gale. Yazmak ile ilgili seçiciliğimin en üst düzeyde olduğu bu dönemde filmi ne kadar beğendiğimi tahmin edeceksinizdir. Alan Parker, benim ilgi radarıma girmiş yönetmenlerden biri değil. Hatta bundan önce izlediğim tek filmi de Birdy idi ve onu da henüz birkaç ay önce izledim. İki filmi de ne kadar beğendiğimi göz önünde bulundurunca filmografisine ince bir giriş lazım aslında. Bir sonraki hedefim Midnight Express ve onunla da en kısa sürede ilgileneceğim ama şimdilik The Life of David Gale'den bahsedelim konuyu dağıtmadan. Yazının içeriği ağır spoiler içerecektir, bilginize...

Kevin Spacey'in oynadığı David Gale, Texas eyaletinde yaşayan saygıdeğer bir üniversite hocası ve idam cezasına karşı olan DeathWatch örgütünün en ön safında yer alan bir aktivisttir. Arkadaşı Constance ile birlikte hayatlarını idam cezasını engelleme çabasına adamışlardır. Filmin başladığı noktada David Gale, Constance'ı öldürmek ve öğrencisi Berlin'e tecavüz etmek suçundan idamını bekleyen bir mahkumdur. Genç ve başarılı gazeteci Bitsey yani Kate Winslet, Gale'in infazından bir, iki ve üç gün önce ikişer saatlik sürelerle Gale ile üç gün röportaj yapacaktır. Gale hikâyesini Bitsey'e anlatmaya başlar ve bir anda kendinizi olayın içinde bulursunuz. Aslında hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir ve Bitsey kendini beklediğinden çok farklı bir aksiyonun içinde bulur. 

Kevin Spacey'den bahsetmek istiyorum. Yer aldığı Se7en, The Usual Suspects gibi efsane filmler vardır ki bu iki film benimde favorilerimdendir. Bunların dışında Pay it Forward, American Beauty, L.A. Confidential ve daha birçok mükemmel filmde de yer almıştır. Son dönemde de House of Cards dizisinde Robin Wright ile birlikte ortalığı kasıp kavuruyorlar. The Life of David Gale de birkaç farklı açıdan benim için özel oldu. Benim, sonunda dumura uğradığım üç adet proje oldu bugüne kadar: Se7en, The Usual Suspects ve Behzat Ç.'nin 1.Sezon Finali. Behzat Ç.'yi hiç karıştırmadan hemen bir kenara koyuyor ve Se7en ile The Usual Suspects'in ortak noktası olan Kevin Spacey'e dikkat çekmek istiyorum. The Life of David Gale'in sonu belki bu boyutta değildi ama her ne kadar tahmin edilebilir olsa da özellikle "off the record" olayına bağlantısı ile etkileyiciydi. Kısacası Spacey yine sonuyla akılda kalıcı bir filmde bulunmuş. Kendisini takip edenler sonuyla izleyicisini tatmin etmekten öteye geçen filmlerin bu üçüyle sınırlı olmadığını da elbette bilirler. Hem oyunculuğu hem de yer aldığı yapımların kalitesi ile yeryüzünün en başarılı oyuncularından biri tartışmasız.

Biraz önce bahsettiğim gibi Se7en ve The Usual Suspects benim favori yapımlarından ikisi ve ben bu iki filmi izlediğim zaman girilebilecek bir twitter hesabım olsaydı veya blogger olduğum günler başlamış olsaydı filmler ile ilgili methiyeler düzer, uzun uzadıya Kevin Spacey'den bahsederdim. The Life of David Gale'i izlerken bir şey oldu ve ilk bir saatlik kısmı bittiği zaman Kevin Spacey'nin en iyi performansını izlediğimi düşündüm. Hatta filmin bitmesini bekleyemeden konuyla ilgili twit attım. Sarhoş sahnesi ayrı efsaneydi ama Constance'ın hastanede olduğu bölümde doktorun gelip Gale'i uyandırdığı an o uyanma sekansı nasıl bir oyunculuktu inanamadım. Anlık olarak bir sahnedeki oyunculuktan bu boyutta etkilendiğim çok fazla sahne gelmiyor aklıma. Mesela şu an ilk aklıma gelen Donnie Brasco'da Al Pacino'nun filmin sonunda evden çıkmadan önce attığı bakış ve Sean Penn'in Dead Man Walking'de infaz sahnesi oldu. Ama filmin sonuna doğru ilerledikçe o sahnelerin etkisinde biraz fazla kaldığımı fark ettim, geneli düşününce önceleri daha başarılı Spacey performansları izlemiştim ama hiç unutamayacağım iki sahne olarak aklıma çoktan kazındılar.

The Life of David Gale'in henüz başında dikkatimi çeken bir şey daha oldu tabi. Parmaklıklar arkasında bir adam ve onu dinleyen bir kadın teması. Silence of the Lambs, Dead Man Walking(En sevdiğim ikinci filmdir) bu temayla ilgili aklıma ilk etapta gelen iki iyi film ve Hollywood gerçekten bu temayı seviyor. Bu şekilde çok fazla iyi film üretildi. Bahsettiğim bu iki filmde Rahibe Helen ve Clarice Starling gibi iki efsane performans izlemiştik ve hem Susan Sarandon hem de Jodie Foster söz konusu rolleriyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülü'ne uzanmıştı. Kate Winslet, Jamie Foxx ile birlikte bir türlü ön yargılarımı yıkamadığım iki oyuncudan biri. Ağızlarıyla kuş da tutsalar bir türlü ısınamıyorum. Buna karşılık ilk defa Kate Winslet'ı bir role bu kadar yakıştırdım. Daha iyi iş çıkardığı çok sayıda film var elbet ama bu sefer ilk defa tamam rolünü bulmuş diyebildim. Umarım Kate Winslet ile ilgili fikirlerim için The Life of David Gale bir kırılma noktası olur.

El Secreto De Sus Ojos(The Secret in Their Eyes), belirli bir konu ile ilgili düşüncelerimi değiştirmiş en önemli filmdir. İzledikten sonra uzun süre etkisinden kurtulmama izin vermemiş, beynimi kurcalayıp durmuş, delmiş geçmiş ve tecavüz suçlularının cezası ile ilgili düşündüklerimi değiştirmiştir. The Life of David Gale de tahminimce bu tarz bir amaç için çekilmiş bir film ve kesinlikle vermek istediği mesajı son derece akıcı ve etkileyici biçimde vererek sonuca ulaşıyor. Ölüm cezası ile ilgili kimilerinin fikirleri nettir ki bu konu genellikle tecavüz üzerinden tartışılır. The Life of David Gale'i de gördükten sonra eminim pek çok insan ölüm cezası ile ilgili farklı düşünmeye başlayacaktır. Dediğim gibi varmak istediği nokta ve vermek istediği mesajı göz önünde bulundurunca film gerçekten çok başarılı ve izleyenler bunun çok daha bilincinde olacaklardır.

Son bir haftada oldukça iyi filmler izledim ve bunlardan en iyisi The Life of David Gale idi. Bazen öyle olur; insan birkaç iyi filmi arka arkaya izler ve aşka gelir. İşte bu parıldama dönemlerinde kendimi burada bulduğum anlardan biriydi bugün. İzlemeniz şiddetle tavsiyedir, iyi seyirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder