31 Ekim 2011 Pazartesi

Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm



















Haftalardır hatta aylardır beklediğimiz an geldi ve Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm filmi geçen cuma vizyona girdi. Pazartesi itibarı ile filmi izlemiş bulundum fazla vakit kaybetmeden. Dizinin efsane sezon finalinden sonra, uzun bir aranın ardından fragman müziğini duyunca ne kadar özlediğimi fark etmiş oldum. Hemen her Behzat Ç. hayranının aynı duyguları yaşadığına veya yaşayacağına eminim. 13 Kasım'da başlayacak yeni sezon bölümleri için gün sayıyoruz artık. 

Film, bildiğiniz üzere Emrah Serbes'in Behzat Ç. Son Hafriyat kitabından uyarlama. Filmin adı ilk olarak Son Hafriyat olarak açıklanmış daha sonra Seni Kalbime Gömdüm olarak değiştirilmişti. Her ne kadar filmin adını ilk açıklandığı zamanlardan beri beğenmemiş olsam da yayınlanan afişiyle durumu biraz toparlamıştı benim için. Filmin afişinin, gördüklerimin içinde en iyilerden biri olduğunu söyleyebilirim. Erdal Beşikçioğlu'nun yüzüyle çok uyumlu olan afiş tasarımı, her ne kadar House'tan özenti olduğu yönünde eleştiri alsa bile kesinlikle çok başarılı. 

Benim gibi, kitabı okumuş olan herkes eminim ki filmi izlemeden önce nasıl bir film çekeceklerini uzun uzun düşünmüşlerdir. Bunun sebeplerini birazdan ayrıntılı olarak anlatacağım. Karakterler ve olay örgüsü düşünülünce, film diziyle irintili olsa bile bağımsız olarak da izlenebilecek bir film. Yapılan açıklamalar, kitap, dizi, karakterler gibi puzzle parçalarını birleştirince bunu anlamak zor değildi. Ama karakterlerin genel davranışlarını filmden önce bilmek, filmde olan bitenin daha içine girmek açısından avantaj sağlayacaktı elbet. Nitekim filme girdiğim zaman hem kitapları okumuş hem diziyi izlemiş biri olarak, bütün merakımla izlemeye hazırdım.

Filmin yönetmenliğini Serdar Akar yapıyor. Hikâye kısmı bildiğiniz üzere Emrah Serbes'e ait. Müziklerini de aynı dizide olduğu gibi Pilli Bebek yapmış. Nitekim henüz fragmanda bunu anladık. Oyuncu kadrosuna gelirsek, dizinin kemik kadrosu Şule hariç tamamen varlığını koruyor. Cinayet Büro'nun bütün memurları, Savcı Esra, Şevket bu kadro dâhilinde. Kadronun yenileri ise Tardu Flordun(Red Kit), Cansu Dere(Songül), Hakan Boyav(Kolsuz Ahmet) gibi isimler. 

Senaryoya gelirsek, kendine Red Kit diyen bir seri katil kurbanlarını öldürdükten sonra bir tabutla Ankara'nın parklarına gömmektedir. Bu olayın peşine düşen Behzat Ç. ve ekibi, kurbanların arasındaki bağlantıyı kurarken geçmişten gelen kirli ilişkileri ve olayları aydınlatmaya başlar. Bundan rahatsız olan istihbarat ve emniyet yetkilileri Behzat Ç. ve ekibinin olayı kapatmasını ister. Bunu dinlemeyen ekip olayın üstüne ısrarla gider. Bu olanlarla birlikte bir yandan Red Kit'i bulmaya çalışırken bir yandan da karşılarında durup önlerine taş koyan yüksek mevkideki kişilerle mücadele eder. Fakat Behzat Ç.'nin uğraşması gereken tek sorun bu değildir. Güzel ve acemi Olay Yeri İnceleme polisi Songül ile duygusal bir yakınlaşma yaşayan Behzat, bir yandan da kızı Berna(Hazal Kaya)'yı aklından atamamaktadır. 

- Yazının bu kısmı ağır spoiler içerir - 

Gelelim filmle ilgili düşüncelerime. Nasıl bir film çekeceklerini uzun uzun düşündüğümü ve bunun sebeplerini açıklayacağımı söylemiştim. Bundan biraz bahsedeyim. Son Hafriyat kitabında çok önemli olan birkaç ayrıntı var. Bunlardan belki de en önemlisi Behzat Ç.'nin kitabın neredeyse tamamında hiç konuşmuyor olmasıydı. Kızı Berna'nın ölümü üzerine diline kilit vuran Behzat, Harun kendisini Berna'nın mezarına götürene kadar tek kelime etmiyordu kitapta. İkinci bir ayrıntı ise Mülkiye Müfettişi. Soruşturmayı yapan bu müfettiş kitabın önemli detaylarından bir tanesi fakat bu müfettişle alakalı konu dizinin içinde işlenmişti. Dolayısıyla tekrar böyle bir konudan bahsedilmeyeceğini biliyorduk. Bu konu her ne kadar Behzat Ç.'nin konuşmaması kadar düşündürücü olmasa da kitapta anlatılan hikâyenin akışını belirleyen konulardan biriydi. Filmde de gördüğümüz üzere Mülkiye Müfettişi konusu işlenmemişti ve Behzat Ç. de konuşuyordu. Kendi adıma, filmin isminin değiştirilmesinde etkili olan birkaç önemli faktörden birinin bu değişiklikler olduğunu düşünüyorum. 

Oyunculara gelirsek, Tardu Flordun ve Cansu Dere isimleri açıklandığı zaman beni çok düşündürmüştü. Tardu Flordun'un Red Kit'i oynayacağını tahmin etmek zor değildi. Cansu Dere için ise kitapta yer alan Ekrem karakterinin kız kardeşini oynayacağını düşünmüştüm. Tardu Flordun tahminimde yanılmadım ama Cansu Dere çok farklı bir karakterle karşımıza çıktı. Kitapta Ekrem polisti ve zekasında problem olan hasta bir kız kardeşi vardı. Filmde ise Songül bir polisti ve hasta bir abisi vardı. Bu hamlenin tamamen Cansu Dere'yi ön plana çıkarmak amaçlı yapıldığını düşünüyorum ve açıkçası bu durum beni pek mutlu etmedi. Cansu Dere'yi başrol olarak görmektense kitapta yer alan hikâyeye sadık kalınmasını yeğlerdim. 

Filmde ana kadronun dışında yer alan isimler için Cansu Dere hariç hepsinin rolünün hakkını çok iyi verdiğini söyleyebilirim. Tardu Flordun ve Hakan Boyav iyi iş çıkarmış. Cansu Dere ise biraz sırıtıyor sanki. 

Filme dair en önemli ayrıntı ise, sansürsüz olması. Edilen küfürler alenen duyuluyor ve kesinlikle mükemmel olmuş. Dizideki dozajı ise biraz daha arttırarak filme enjekte etmişler. Bunun dışında sansüre takılmayan diğer ayrıntı ise sigara. Dizi adına, Behzat Ç. karakterini anlatmak için ne kadar önemli bir eksiklik olduğunu filmle anlamış olduk. 

Önemli eksilerden biri, en azından kendi adıma, Şule karakterinin filmde yer almamasıydı. Film diziden bağımsız bir olayı anlatıyor ve bence dizide yer alan hikâyeye rağmen Şule filme çok iyi adapte edilebilirdi. Diziyi izlemeden filmi izleyecek olanlar için Şule bir kayıp olmuş. Bu konuyla ilgili olarak karakterlerin özellikleri de biraz daha ön plana çıkarılmalıydı. Harun'un sorguda sürekli abur cubur yemesi, Hayalet ve Akbaba'nın teşkilatta ün yapma sebepleri, Behzat'ın üstü olan Tahsin ile yaptığı aşırı samimi ve küfürlü sohbetlerin sebebi gibi ayrıntılar, ilk defa bu karakterleri izleyen birine anlatılıyormuş gibi anlatılmalıydı diye düşünüyorum. 

- Spoiler bitti rahat olun - 

Behzat Ç.'yi elbette gidip yerinde izledik. Film, kendi fikrimce kitabında dizininde gerisinde kalmış. Ekonomik kaygılar, kitabı film yaparken atlanması gereken ayrıntılar, seyirciyi çok iyi anlayamamış olma gibi faktörler bence olayı olabileceğinden daha zayıf bir hâle getirmiş. Başka bir düşüncem ise, bence başka film ya da filmler de çekilecek. Filmin adının değiştirilme sebeplerinden birisinin de bu olduğunu düşünüyorum. Filmde, dizi ve kitaba kıyasla bir şeyler eksikti ama bunun ne olduğunu tam olarak idrak edemedim henüz. Baharatı az olmuştu sanki. Dizinin birçok bölümünden daha iyi değildi diye düşünüyorum. Ama elbette Behzat Ç.'yi eleştirsem bile karşılıksız bir hayranlığım var bu hikâyeye ve filmi de bütün eleştirilerime rağmen çok güzeldi. Karakterleri aylar sonra tekrar görmüş olmak bile yetti bana. En kısa zamanda gidip seyredin derim. Şimdiden iyi seyirler. 

2 yorum:

  1. Hüff ben hala ilk sezonu bitirmeye uğraştığımdan ne filme gittim ne de affınıza sığınarak yazıyı okudum. Bu gece 3 bölüm şeklinde ağır doz Behzat Ç almış durumdayım :D

    YanıtlaSil
  2. 38 bölümü 5 günde bitirmiştim bende. Hatta bigün hiç vden çıkmadan 11 bölüm seyrettim :)

    YanıtlaSil