10 Mart 2012 Cumartesi

Anayurt Oteli


















Bir süredir iyi kitap okuyamamıştım hiç. Arayı çok açmamak adına çok beğenmediğim Yazı Odasında Yolculuklar 'ı yazmıştım son olarak. Aylardan sonra ilk defa kendimi adapte edebildiğim bir kitap geçti elime. İlk önce film olarak dikkatimi çeken Anayurt Oteli 'nin bir romandan uyarlama olduğunu öğrenince ilk iş olarak romanını okudum. Çok beğendiğimi söyleyebilirim. Filmi de birkaç gün içinde aradan çıkarmak gibi bir düşüncem var.

Kitabın yazarı Yusuf Atılgan. Yazardan biraz bahsedecek olursak, 1921 Manisa doğumlu. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu kendisi. 1944 yılında üniversiteyi bitirdikten sonra, devam eden yıllarda edebiyat öğretmenliği, çiftçilik, danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yapmış. Canistan adlı romanı üzerinde çalışırken romanı tamamlayamadan kalp krizi sonucu yaşamını kaybetmiş. Atılgan, Moda 'daki evinde hayatını kaybettiğinde takvimler 1989 'u gösteriyormuş.


YUSUF ATILGAN



Anayurt Oteli, Aylak Adam 'dan sonra ikinci romanı Yusuf Atılgan 'ın. Hemen belirteyim, Aylak Adam 'ı da edindim ve yakın zamanda okuyacağım romanlardan bir tanesi. Kitabın ana mekanı tahmin edeceğiniz gibi bir otel. İsmi Anayurt Oteli olan bu mekanın sahibi ise Zebercet isimli bir karakter. Zebercet iç bunalımları olan bir karakter ve roman psikolojik türde yazılmış. Günün birinde bir kadın bu otele gelir, bir gece kalır ve sonra bir daha gelmez. Sessizce giden bu kadın aslında Zebercet 'ten de bir şeyler alır götürür ve Zebercet 'in ondan sonra geçip giden günleri öncekilerden farklılaşmaya başlar.

Akıp giden bu hayat aslında karanlık ve yalnız geçen bir yaşamın öyküsü. Neden bilmiyorum Tutunamayanlar 'ı hatırlatan bir yazar, bir roman ve beni oldukça etkilediği bir gerçek. Bulunamayan çıkış kapıları, yalnızlıkla dibe vuran bir hayat, çaresizlik... Yusuf Atılgan 'ın Canistan 'ı yazmaya ömrünün vefa etmemesi ister istemez Oğuz Atay 'ın Türkiye 'nin Ruhu hikayesini hatırlattı bana.

Okuduğum en iyi romanlardan bir tanesiydi Anayurt Oteli ve yavaş yavaş anladığım bir şey var. Bu tarz iç bunalımları anlatan psikolojik romanlar oldukça ilgi çekici geliyor bana. Hani ne tarz kitaplardan hoşlanırsın sorusuna rahatlıkla cevap vermemi sağlayan bir şeyler var bu tarz romanlarda. Sebebini bilmiyorum. Anayurt Oteli, beni bugüne kadar içine çekmeyi en iyi başaran romanlardan bir tanesiydi. Haftalardır hatta aylardır iyi kitaplarla karşılaşamamış olduğumu düşününce bana ilaç gibi geldiğini söylerken zorlanmıyorum. En kısa zamanda edinip okumanız dileğiyle.

4 yorum:

  1. Üniversitede okurken okumuştum Anayurt Oteli'ni. Ondan sonra Aylak Adam ve Canistan'ı da okudum. Anayurt Oteli'nin etkisi çok büyüktür. İnsanı şok eder, rahatsız eder. Eğer aynı etkiyi yaşamak istiyorsan Aylak Adam'ı mutlaka okumalısın. Yusfu Atılgan bambaşka bir insanmış. İyi ki paylaştın blogunda. Belki okumayanlara vesile olursun :)

    YanıtlaSil
  2. Evet çok beğendim Anayurt Oteli 'ni. Aylak Adam 'ıda aldım şu Semerkant 'ı bi okuyum onuda çıkarıcam aradan bir ara. Selam ederim :)

    YanıtlaSil
  3. Ana yurt oteli ve Zebercet benim de çok beğendim ve unutamadığım bir kitap/karakter. Sanırım be de bu tarz psikolojik anlatımlı kitapları çok seviyorum, etkisi büyük ve kalıcı olduğundan ve yer, yaş, cinsiyet, ırk gözetmeksizin hepimizde aynı duyguları uyandırdığından olsa gerek. Ve bu psikolojik romanlar öyle işlemiş ki içime, üzerinde çalıştığım kendi romanım da, hiç hesapta olmamasına rağmen bu tarzda bir eğilim gösterdi...
    Aylak Adam benim de rafımda okunmayı bekliyor. Bugün Sartre'den Bulantıyı okumaya başladım, bir sonraki sıraya alabilirim kendisini;)
    paylaşım için teşekürler, Sevgiler...

    YanıtlaSil