21 Mart 2012 Çarşamba

Anayurt Oteli



















Anayurt Oteli 'nin kitabını okumuş ve yazısını yazmıştım kısa bir süre önce. Bu yazıdan sonra -eğer hala okumadıysanız- buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. En az kitabı kadar beğenilmiş bir film uyarlaması olan kitabın, filmini de kısa bir süre içinde izleyip yazacağımdan bahsetmiştim. Dün gece izledim ve filmi anlatmak için şimdi buradayım. Aslında ikisini beraber yazabilirdim ama kitabı okuduktan sonra bir hevesle hemen yazmak istedim. Oluşturduğum Türk Filmleri listesinden bir parçaydı Anayurt Oteli ve dün itibarı ile onuda geride bırakmış oldum. Film nasıl mıydı? Aynen denildiği gibi: en az kitabı kadar başarılı.

Film 1987 yılında Ömer Kavur tarafından yapılmış. Yönetmenden biraz bahsetmek gerekirse, Ömer Kavur 1944 yılı Ankara doğumlu. Aykırı tarzıyla sinemamızda kendine özel bir yer edinmeyi başaran yönetmenin en dikkat çeken çalışması Anayurt Oteli olarak göze çarpıyor. Yatık Emine, Ah Güzel İstanbul, Yusuf ile Kenan yönetmenin ilk üç filmi ve bu filmlerle adından oldukça söz ettirip kendine sağlam bir yer edinmiş. Kavur, lenf kanserine yenik düştüğü zaman takvim yaprakları 12 Mayıs 2005 'i gösteriyormuş.


ÖMER KAVUR 


Filmin künyesine bakarsak, Yusuf Atılgan 'ın aynı isimli romanından uyarlanan senaryoyu Ömer Kavur kendisi kaleme almış. Oyunculara göz atacak olursak, şu meşhur Zebercet karakteri Macit Koper ile hayat bulmuş. Otelde çalışan hizmetçi kadını ise Serra Yılmaz canlandırıyor. Serra YılmazKaybedenler Kulübü 'nden Mete Avunduk(Yiğit Özşener) 'un annesi olarak hatırlamak mümkün. Gecikmeli Ankara Treni ile gelen gizemli kadın ise Şahika Tekand ile seyirciyle buluşmuş.

Anayurt Oteli, kitap haliyle Türk Edebiyatı için psikolojik gerilim türünün en önemli örneklerinden bir tanesi. Film hali için ise pek çok yerde bu türün en iyi filmi olduğunu okuyacağınıza emin olabilirsiniz. Sinema Dergisi 'nin En İyi 100 Türk Filmi Özel Sayısı 'nda da sinema eleştirmenlerinin değerlendirmesinde kendine dördüncü sırada yer bulmayı başarmış. İzleyen herkesin oldukça beğenisini kazanan Anayurt Oteli, izlemek için gösterdiğim çabayı düşününce hak ettiği değeri pek bulabilmiş gibi görünmüyor.




Senaryonun üstünden geçmek gerekirse, Zebercet kendi yalnızlığında bir otel işleten bir adamdır. Gelip giden müşteriler, tekdüze bir yaşam, kimsenin -hatta yanında çalışan hizmetçinin bile- umurunda olmayan yapayalnız bir adam. İsmi bile Zebercet. Müşterilerin ismini kaydettiği deftere bakarken annesinin isminde bir müşteri görünce "benim adıma sahip kimse otelde kalmadı" diye düşünmesi bile bu durumu özetler gibidir sanki. Ve bir gün gecikmeli gelen Ankara Treni 'nden bir kadın otele gelir. Bir süre kalır ve döneceğinin söyleyip otelden ayrılır. Günler geçer gider ama kadın geri dönmez. Bu gizemli kadının gidişiyle Zebercet 'in su yüzüne çıkmamış arayışları, yalnızlığı, tükenişi başlar. Bundan sonrası ise tadına doyulmaz bir psikolojik gerilim haline gelir. 

Fikirlerime gelirsek, film kesinlikle on numara diyebilirim. Bugüne kadar izlediğim en iyi yerli yapımlardandı derken zorlanmıyorum. Kitapta anlatılan hikayeye sadık kalınmış ve beyaz perde uyarlaması oldukça başarılı olmuş. Kitap sizi ne kadar geriyorsa, film de o kadar geriyor. Otelin görüntüsü ise hayallerimde kurguladığım mekana çok yakındı. Zebercet ve Anayurt Oteli 'nden bahsedilirken kullanılan Türk Edebiyatı 'nın unutulmaz karakteri ve unutulmaz mekanı sözleri Ömer Kavur 'un elinde adeta sınıf atlatılarak seyirciyle buluşmuş. Zebercet rolünü canlandıran Macit Koper ise, hani nasıl desem tek kelimeyle tam bir Zebercet 'ti. 




Tadına doyulmayacak cinsten bir hikaye Anayurt Oteli. Hem kitabı, hem filmiyle unutulmaz ve tadına doyulmaz türden bir şeyler var bu hikayede. Çok beğendiğiniz kitapların uyarlamalarını bir hevesle izlersiniz ve genelde hayal kırıklığı olur ya, çok uzaklara bakmaya gerek yok. Bu konuda mükemmeli yakalamış bir yapım varmış aslında ülkemizde. Şu sürekli kullandığım bulunamayan çıkış kapıları tabirim vardır ya benim, işte Zebercet o kapıları bulamıyor bulamıyor ve bir türlü ne yapsa da bulamıyor. Anayurt Oteli yalnız başına izlenecek türden bir film. Kesinlikle karambole getirmeyin derim ve yalnızken izleyin. Biraz düşündürsün sizi hiç problem değil sonuçta bunalım dediğiniz şey insanlar için var. Zebercet 'in dramına ortak olun. Nasıl diyordu Macit Koper derin derin bakıp; Adım Zebercet... 

2 yorum:

  1. Hayatımın filmlerindendir... Ömer Kavur'un anlatımı kitabı okuyanlar için bence de çok yakın, çok nefis. bir kaç defa izledim ve ne zaman izlesem hep farklı derinliklerde gezindim. Hayatın farklı dönemlerinde tekrar izlenmeli mesela her beş yılda bir :)

    YanıtlaSil
  2. Benimde hayatımın filmlerinden biri oldu sanırım diyebilirim :)

    YanıtlaSil