Bugüne kadar, kaba bir hesapla iki yüz kadar kitap okumuş olmam lazım. Belki biraz daha fazla, belki biraz daha az. Çok önemli değil bu sayı. Lakin bakıldığında fena bir sayı olmadığını söyleyebilirim. Çok yoğun veya çok terelelli olduğum dönemler haricinde elimde bir kitap mutlaka olur. Çok iyi bir tempoda olmasa bile sürekli okurum. Bugün size anlatacağım Babalar ve Oğullar ise okuduklarım içinde en iyi birkaç tanesinden biri derken hiç zorlanmıyorum. Harikaydı, harikaydı ve harikaydı. Tutunamayanlar, Ay Sarayı gibi benim için çok özel olmayı başarmış kitapların yanına Babalar ve Oğullar'ı da gönül rahatlığıyla koyabilirim artık. Bunun sebeplerinden uzun uzun bahsedeceğim. Yazının içinde spoiler olabilir veya olmayabilir. Tamamen akışına bırakıyorum bu yazıyı ve okuyup okumama tercihi size kalmış. Ben sadece spoiler olmayacağının garantisini veremiyorum.
Okuduğum onlarca kitaba rağmen Dünya Klasikleri konusunda bir türlü iyi bir duruma gelemedim. Daha ilköğretim yıllarında birkaç sefer başlamayı deneyip yarıda bıraktığım Suç ve Ceza(bir gün mutlaka okuyacağım), İnsan İlişkileri dersinden iyi not almak için okuyup, sunumunu yaptığım Goriot Baba gibi denemelerimin benim için iyi son bulduğunu söyleyemem. Buna karşılık Monte Kristo Kontu, Kumarbaz gibi çok iyi klasikleri de beğenerek okumuştum. Babalar ve Oğullar ise hayatım boyunca övgüyle ve heyecanla anacağım bir kitaptır benim için.
Kitabın yazarı olan Turgenyev'i anlatalım biraz. Rus Edebiyatı'nın bu ünlü yazarının, en ünlü kitabı Babalar ve Oğullar'ın gölgesinde kaldığını söylemek çok güç değil. Pek çok kişi İvan Sergeyeviç Turgenyev isminden ziyade Babalar ve Oğullar romanına aşinadır. Birkaç sene öncesine kadar o insanlardan bir tanesiydim. Turgenyev, 1818 Oryol doğumlu. Yazmaya başladığı yıllarda dönemin ünlü eleştirmeni Vissarion Belinskiy tarafından büyük destek gören Turgenyev, uluslararası üne ulaşan ilk Rus yazar olmuş. Köy yaşamını ve köylüleri anlattığı Devrim Öncesi romanı ile tanınan Turgenyev en önemli eseri olan Babalar ve Oğullar'ı 1862 yılında yazmış. Tolstoy ve Dostoyevski ile kavga etmesi, ülkesinde yer alan edebiyat çevrelerine yabancılaşması gibi sebeplerden ötürü yaşamının sonlarında yer alan yirmi yıllık bir süreci ülkesinden uzakta geçirmiş. Çocukluk ve gençlik yıllarında fikirleri yeşerirken, aldığı eğitim ve aile yapısı bunda etkili olmuş. Almanca, Fransızca, İngilizce gibi dilleri konuşabilen Turgenyev'in gençlik yıllarında gittiği Berlin, annesinin toprak kölelerine olan tavrı gibi faktörler dünyaya baktığı pencereyi oluşturan fikirleri şekillendirmiş. Turgenyev dünyaya gözlerini kapadığında yıl 1883, yer ise Paris yakınlarında bulunan Bougival imiş.
Babalar ve Oğullar esas olarak kuşak çatışmasından bahsediyor bize. Arkadiy ve Bazarov, üniversite yıllarını yaşayan iki arkadaştır. Okulun son bulmasıyla evine dönen Arkadiy, bu evde babası ve amcası ile birlikte yaşamaktadır. Arkadiy döndüğünde yalnız değildir ve Bazarov'u misafir olarak evine davet etmiştir. Bazarov farklı bir çocuktur. Alışılagelmişin dışında, rahatsız edici derecede ukala, pek çok konu üzerinde bilgisi olan, oldukça zeki bir çocuktur. Nihilist olması, doğayla ilgilenmesi, duyguların öne çıktığı dünyada birçok konuya mantıksal yaklaşıp diğer insanların görüşlerini ve duygularını hiçe sayması ise göze çarpan diğer karakter özellikleridir. Bu durum bir süre sonra Arkadiy'in amcası olan Pavel Petroviç'i rahatsız edecek ve Petroviç bu durumu saklamayacaktır. Dünya görüşlerini, okuduğu kitapları, insan ilişkilerini, politik tavrını alaycı biçimde eleştiren Bazarov, bir süre sonra Pavel Petroviç açısından bir tehdit olmuştur bile. Gittikçe büyüyen bu nefretin belli sonuçları olacaktır elbette.
Kitabın içinde derin bir nihilizm kokusu var ve meşhur bir nihilizm konusu. Bazarov karakteri bir nihilist ve nihilizmin ne olduğundan kitapta da bahsedilmiş. Bunun üzerinden yazarın yaptığı akıl oyunları, bazı okurlara göre nihilist fikirleri alt üst eden ters köşe birkaç ayrıntı kitabı özel yapan sebeplerden. Ben o kısımla pek ilgilenmiyorum tabi. İşin aslı nihilizmin ne olduğunu bile tam anlamıyla bilmiyorum. Kelime anlamını, temel olarak neyi savunduğunu bilsem bile, uzun uzadıya araştırmadım bu konuyu hiç. Karşıma oturan biriyle nihilizm nedir, neden bahseder, iyi midir yoksa kötü mü tarzı tartışmaları yapabilecek düzeyde değilim demeye çalışıyorum. Babalar ve Oğullar da sizi nihilizmin ne olduğunu bilmek zorunda bırakmıyor zaten.
Kitabı iyi yapan unsurlardan bir tanesi, klasik "Klasikler" gibi betimlemelerle boğmuyor sizi. Balzac'ın Goriot Baba 'da sayfalar boyunca pansiyonu tasvir etmesi gibi şeyler yok Babalar ve Oğullar'da. Dili çok iyi ve her yaş grubundan insanın rahatlıkla okuyup anlayabileceği türden bir kitap. Onun dışında şu meşhur kuşak çatışması ise kusursuz hikâyeleştirilmiş yazar tarafından. Evrensel bir boyuta ulaşmış bu çatışmanın anlatımı ve dönemin Rusyası ya da günümüzün Türkiyesi pek fark etmiyor diye düşündüm. Küpe takan, saçlarını uzatan, ekose pantolon giyinen bir oğulun laf işittiği bir baba düşünün. Ya da nihilist bir Bazarov'un bir türlü haklılığını kabul ettiremediği yetişkinler... Aslında konu bundan ibaret değil mi? Yani bugün ben bir oğulum ve babama anlatamadığım şeyler var. Yarın ben bir baba olursam oğlumun bana anlatamayacağı farklı şeyler olacak. Bu durumun bir çözümü var mı bilmiyorum. Ama sanırım konular değişse bile, dönemler değişse bile, coğrafyalar değişse bile bu kuşak çatışması insanlıkla beraber hep var olacak.
Bazarov bir anti-kahraman mı bilmiyorum. Anti-kahraman olarak ifade edilebilir mi onu da bilmiyorum. Anti-kahraman diye tanımlamak için olumsuz nitelikleri olması gerekir karakterin ama Bazarov'un sahip olduğu nitelikler, yaptıkları, düşündükleri, hayatı yaşama şekli olumsuz olarak değerlendirilebilir mi? İnanın bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ise o da şu: Turgenyev'in anlatmak istediği, Bazarov gibi olmak ya da Bazarov gibi olmamak, kaçınılmaz bazı şeyleri etkilemiyor(Aaahhhhh spoiler vermek istemiyorum ama o kaçınılmaz şey ne söylemek istiyorum. Yazıyı okuyup kitabı okumayı düşünmeyenlerden biri bana telefon açsın). Bazarov gibi olmak duyguların önüne set çekebilir ama tamamen durduramaz diyor Turgenyev. Bunlar gibi anlatabildiğim ve anlatamadığım pek çok şey, Babalar ve Oğullar'ı bir zekanın ürünü yapıyor bence.
Gelelim şu Rus insanlarına. Hayran olmamak elimde değil. Okuduğum her Rus romanında bulunan karakterler ne kadar dibe vurmuş olurlarsa olsun kitap okuyan, bilimsel faaliyetleri olan, operaya giden, edebi akımları bilen karakterler. Nasıl bir toplum yapısı bilmiyorum ama bence bütün bir toplum bu tarz kültürel ve bilgi gerektiren eylemler konusunda tavan yaptıkları kesin. Misafirperverlikleri ise -eğer kitaplarda anlatıldığı gibiyse- aşmış durumda kesinlikle. İlk defa gördükleri insanları kendi uşaklarına emir verecekleri bir rahatlıkta günler boyu misafir etmeleri... Eğer bunlar gerçekse sürekli övündüğümüz misafirperverliğimiz gerine gerine anlattığımız boyutta olmasa gerek. Rus kadınlarına bizim ülkemizde yer alan bakış açısı bellidir. Burada çaresizlikten yapılan malum işi yapanların aslında Rus olmaması, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra erkek nüfusunun oldukça azalmasıyla kadınların -her alanda- aktif role geçmesi ve Rusya'nın anaerkil bir topluma dönüşmesi, yapılan hemen her araştırmada yaşam standartları en yüksek kadınların yine Rus olması... Bunlar bir türlü anlayamadığımız şeyler ve Rus Edebiyatı'nda görüldüğü üzere aslında Ruslar sürekli sevişen bir toplum olmadıkları gibi kültürel anlamda da hepimizi katlayacak durumdalar. Bunlar kitabın bana hatırlattığı birtakım ayrıntılar ve ben de bahsetmek istedim.
Anlatmak istediğim çok şey var kitaba dair ama elimi nereye attıysam bir spoiler tuttum ve silip tekrar yazmaktan bir hâl oldum. Olağandan çok daha uzun sürdü bu yazıyı yazmam ve spoiler vermemek için daha fazla uzatmak istemiyorum. Babalar ve Oğullar bugüne kadar okuduğum en güzel kitaplardandı ve kitaplığımdan nadide bir yer ayırdım kendisine. Nihilizm boyutu bir yana(bu konuyla ilgili çok sayıda yazıya internet üzerinde ulaşabilirsiniz), kuşak çatışması kısmı çok çarpıcıydı. Aslında kitabın son cümlesiyle bitirmek vardı yazıyı ama ah spoiler vah spoiler. İyi okumalar hepinize, zaman kaybetmeyin derim.
Hoş bir inceleme olmuş. bir gün okurum :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Mutlaka okumalısın, herkes okumalı :)
YanıtlaSilKlasikleri severim ama Turgenyev hiç okumamıştım. Başlangıç için iyi bir tercih olacak belli ki :)
YanıtlaSil