12 Eylül 2012 Çarşamba

Fear and Loathing in Las Vegas


















Haftalardır kitap okumuyorum. Canım istemiyor bu aralar ne yalan söyleyeyim. Bundan mütevellit arka arkaya çok fazla sinema yazısı yazdım size ve bugün bir diğeri olan Fear and Loathing in Las Vegas için buradayım. Benim film izleme çılgınlığım ilk başladığı zamanlar -ki bu hemen hemen beş sene öncesine tekabül ediyor- bir Johnny Depp olayı vardı benim için ve çok kısa sürede çok fazla Depp filmi seyretmiştim. Eğer o dönemlerde blog yazıyor olsaydım, Genç Adam'da Johnny Depp etiketi ile 15-20 civarı yazıya ulaşabiliyor olurdunuz. Geçen yıllarda sadece yeni çıkan filmlerini izleyip, eksik kalan eksik filmleriyle pek ilgilenmedim. Son birkaç hafta içinde bu boşlukları doldurmaya karar verdim ve Don Juan DeMarco, Nick of Time ve bugün Fear and Loathing in Las Vegas'ı seyrettim. Bunların üçünü izledikten sonra en fazla beğenimi kazanan filmi yazmayı planlamıştım ve en çok Fear and Loathing Las Vegas'ı beğendim.

Filmin 1998 yılında seyirciye sunulmuş. Yönetmen kutucuğunda Terry Gilliam ismini görüyoruz. Terry Gilliam'ı, Monty Python and the Holy Grail(Yıllardır izlemeyi bir türlü başaramadığım kült bir filmdir kendisi) filminden hatırlamak mümkün. Fear and Loathing in Las Vegas, Hunter S. Thompson'ın romanından uyarlama ve internetten okuduğum yorumlara göre filmin kitaptan daha başarılı olduğu fikrinde yoğunlaşma söz konusu. Başrol oyuncuları ise oldukça dikkat çekici. Johnny Depp ve Benicio Del Toro. Bu ikilinin dışında yan rollerde izlediğimiz o dönemin genç bu dönemin ise popüler oyunlarının isimleri de bir hayli ilgi uyandırabilir. Tobey Maguire, Cameron Diaz, Christina Ricci...

Filmin konusuna gelince Duke(Johnny Depp) bir gazetecidir ve çok normal olmayan avukatı(Benicio Del Toro) ile birlikte Las Vegas'a doğru gitmektedir. Fear and Loathing in Las Vegas bize, bu çılgın ikili tam bu yol üzerinde iken merhaba der. Henüz yolda uyuşturucu ve içkinin dibine vurmuş olan bu ikili, kafayı kırmış bir şekilde Las Vegas'a doğru yol almaktadır. Vegas'a vardıkları zaman da durmaya niyetleri olmayınca, film bu iki adamın kafayı bulunca yaptıkları ve yaşadıklarıyla birlikte keyifli bir hâl alır.

Filmle ilgili yorumlarıma gelince hemen şunu belirtmeliyim ki sanırım hem Johnny Depp hem de Benicio Del Toro'nun en çirkin halleriydi. Johnny Depp kel, Benicio Del Toro göbekli iken karizma, yakışıklılık gibi şeyler kalmamış. Şu dergilerin, internet sitelerinin falan durmadan düzenledikleri ve oldukça ilgi çeken en yakışıklı erkek, en karizmatik erkek, en seksi erkek gibi listelerde yerleri banko olan Depp ve Del Toro'nun bu hallerini görmek enteresandı tabi. Demek ki neymiş? Yakışıklı bir adamın her hâli yakışıklı değilmiş. Kanıtı için buyurun Fear and Loathing in Las Vegas'a diyorum.

The Tourist filmi çekildikten sonra Johnny Depp'in o döneme kadar oynadığı en sıradan rol olduğuyla ilgili bir yorum okumuştum. Bakıldığı zaman hakikaten sıra dışı rollerin adamı ve sanırım oynadığı en sıra dışı rollerden bir tanesi de Fear and Loathing in Las Vegas'ta oynadığı Duke karakteriydi. Aslında pek çok filminde gerçek hayatta var olan insanları beyaz perdede canlandırdığını görüyoruz fakat bu onu bu tarz rollerin adamı olmaktan alıkoymuyor. Dışarıdan bakıldığında, bizde bıraktığı imajı da düşününce Fear and Loathing in Las Vegas'ta oynadığı Duke karakterini çok fazla yadırgamamıştır diye düşünüyorum. Ağzında, döndürmekten yalama olmuş bir sigara sürekli var desem ne demek istediğimi anlatabilirim zaten.

Fear and Loathing in Las Vegas, Johnny Depp adına en önemli eksiğimdi benim. Bu yorumu merak katsayıma paralel olarak söylüyorum tabi. 1990 sonrası filmleri içinde izlemediğim çok fazla filmi kalmadı. The Astronaut 's Wife, Alice in Wonderland, The Libertine bunlardan birkaçı ve ben nedense bu filmleri izledikten sonra çok beğeneceğimi düşünmüyorum. Ama Depp hayranlığımdan ötürü bu filmleri de izleyeceğim elbette.

Fear and Loathing in Las Vegas son derece keyifli bir Johnny Depp filmi olmuş. Çekildiği dönemde de adından bir hayli söz ettiren bu filmi izlemediyseniz çok fazla ertelemeyin. Fazlasıyla eğlenip, güleceğiniz bir hikaye. Şimdiden iyi seyirler hepinize.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder