Christopher Nolan, yaptığı işlerle şu aralar en gözde yönetmenlerden bir tanesi konumunda. Henüz kırk bir yaşında olan Nolan'ın yönettiği uzun metrajlı yedi tane filmi mevcut ve bu filmlerden beşi an itibarı ile IMDB'nin TOP250 listesinde yer alıyor. Bu basit istatistik bile ne kadar başarılı olduğunu göstermeye yeter diye düşünüyorum. Yönettiği uzun metrajlı filmler kronolojik sırasıyla Following, Memento, Insomnia, Batman Begins, The Prestige, The Dark Knight ve Inception. Bunların ilki olan Following hariç diğer hepsini daha önce izlemiştim. Birkaç yıldır sürekli aklımda olan Following'i de izleyerek, hem uzun zamandır izlemek istediğim filmlerden birini daha aradan çıkarmış hem de Nolan'ın bütün uzun metrajlı filmlerini izleyerek tamamlamış oldum.
Nolan'dan kısaca bahsedecek olursak, yönetmen 1970 Londra doğumlu. Yönetmenliğe çok küçük yaşta merak salan Nolan, henüz yedi yaşındayken babasına ait olan kamerayla çekim yapmaya başlamış. Londra'da İngiliz Edebiyatı eğitimi alan yönetmen, uzun metrajlı filmler çekmeye başlamadan önce birkaç tane kısa film denemesinde bulunmuş. Bunlardan "Larceny" 1996 yılında Cambridge Film Festivalinde gösterilmiş. Bundan sonra ki denemesi olan "Doodlebug" ise 1997 yılında seyircisiyle buluşmuş. Bugün size yazacağım Following ise ilk uzun metrajlı filmi ve 1998 yılında izleyicisine sunulmuş.
Following'i enteresan kılan bazı sebepler var. Mesela bütçesi çok kısıtlı olan bir film. Bu sebepten ötürü, Nolan'ın bu filmde rol verdiği isimler kendi akrabaları ve arkadaşlarından oluşuyor. Daha sonra çalıştığı oyuncuların Amerikan Sinema Endüstrisinin en gözde oyuncuları olduğu düşünülünce oldukça enteresan bir not olarak göze çarpıyor. Daha önce Pi'yi izlemiş olan herkesin, Following'i izlerken o filmi hatırlayacağına adım gibi eminim. Siyah beyaz bir film, yakın çekimler, paranoya(paranoya konusunda Following, Pi'nin yanından bile geçemez ama bir miktar paranoya bu filmde de mevcut)...
Filmin türü ise polisiye dersek yanlış olmaz. Yazarlık yapan bir esas oğlan enteresan bir şey yapar ve tanımadığı insanları takip etmeye başlar. Cinsiyet seçmez, bir şeye ulaşmak istemez... Sadece takip eder ve günün birinde yapmaması gereken bir hata yaparak aynı kişiyi ikinci defa takip etmeye karar verir. Takip ettiği kişi bunu fark eder ve hikâyenin bundan sonrası biraz değişik bir hâl alır. Adı Cobb olan bu kişi, insanların evine girmekte, bir şeylerin yerini değiştirmekte, maddi değeri çok yüksek olmayan şeyleri almaktadır. Klasik bir hırsızdan farklı olan bu kişi, Genç Adam'ı kendi oyununa ortak eder.
Kesinlikle Nolan harikası filmlerden bir tanesi olmuş. O zamanlar daha ilk filmi olan, bu kadar popülaritesi ve maddi kaynağı bulunmayan, uzun metraj konusunda henüz çaylak olan Christopher Nolan bu filmi bugün elinde olan imkânlarla çekmiş olsa neler yapabilirdi düşünemiyorum bile. Kurgusu kesinlikle mükemmel. Karmaşık kurgu tekniğiyle çekilen filmi garip bir gerilimle izleyeceksiniz. Yetmiş dakika süren film, zaten kısa olduğu için tek oturuşta müthiş bir heyecanla izleyebileceğiniz türden. Daha öncekileri de göz önünde bulundurunca, Nolan'ın bütün filmleri birbirinden güzeldi ve şu an benim için yüzde yüzle gidiyor. İşin aslı, favori yönetmenlerim içinde de yeri en üst sırada ve Following'i izlememle birlikte benim için bir adım daha yukarıda artık.
Following'in ardından Nolan'ın da bütün filmlerini tamamlamış oldum. Bunu daha önce Darren Aronofsky adına başarmıştım. Christopher Nolan, bugüne kadar her filmini aylar öncesinden beklediğim bir yönetmendi. Following'i izledikten sonra düşünüyorum da şu an benim için bulunduğu noktaya uzun süre kimse yaklaşamaz sanırım. Artık yeni filmi The Dark Knight Rises'ı merakla bekliyorum. Bakalım o filmle bize ne gibi harikalar sunacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder