4 Ocak 2012 Çarşamba

Jodaeiye Nader az Simin


















Sınavlar, dersler, projeydi, ödevdi falan oldukça yoğun günler geçiriyorum. İşin aslı, ne film izleyecek ne kitap okuyacak ne de birkaç satır bir şeyler karalayacak çok fazla vaktim olmuyor. Uzun bir aradan sonra bugün fırsatım oldu ve Jodaeiye Nader az Simin(A Separation) isimli İran yapımı bu filmi seyrettim. Pek çok yerde yılın en iyi filmi veya o tatta yazılar okumanız kuvvetle muhtemel ve olası. Uzun zamandır elimin altında bulunan bu filmi bugün oturup izledim. Sonuç ise mükemmel. Uzun zamandır izlediğim en iyi filmdi diyebilirim. Aslında Moneyball'u izlemeyi planlıyordum ama son anda A Separation'a karar verdim. İyi ki bunu izlemişim dedirten türden bir filmdi.

Çalıştığım birkaç kongrede yabancı katılımcıların olduğu yerlerde bulunmuştum. İranlı insanlarla sohbet etme fırsatım olmuştu. Kongreye katılım problemleri, devrimden önceki İran fotoğraflarında gördüklerimiz, davranışları, görüntüleri gibi faktörleri kafamda birleştiriyorumda, bence bu dünyanın en talihsiz coğrafyalarından bir tanesi. Hatta kısaca bir anımdan bahsetmek istiyorum. Poster salonunda çalıştığım bir işte biri erkek diğeri kadın iki tane İranlı katılımcı posterlerini almaya gelmişlerdi ve giderken erkek olan teşekkür edip tokalaştı benimle. Gayriihtiyarı olarak arkadan gelen kadına ben de elimi uzatmıştım ki, "Ben müslümanım."  deyip elini geri çekmişti. "Ben de müslümanın bunun müslümanlıkla bir alakası yok." demiştim ama bütün gün sürecek moral bozukluğuma yetmişti o durum. Yani dünyanın en eski toplumlarından bir tanesi, devlet olma geleneğine sahip en önemli ülkelerden İran. Cidden üzülmemek elde değil ve aslında bu tarz şeylerin bir çoğunu A Separation'ı izlerken görmek mümkün. 
 
Film 2011 yılında yapılmış. Filmin yönetmen Asghar Farhadi. Daha önce yaptığı işlerle adından söz ettiren yönetmen, bu filmiyle yerini oldukça sağlamlaştırıp kendini kabul ettirmiş gibi görünüyor. Başrollerde Peyman Maadi, Leila Hatami, Sareh Bayat isimlerinden oluşuyor. Senaryoyu yazan isim ise yine Asghar Farhadi. Uluslararası alanda pek çok ödülü adeta silip süpüren film Oscar Ödülleri'ne de oldukça iddialı geliyor ve bir sürpriz olmazsa bu senenin En İyi Yabancı Film Oscarı'nın sahibi olacak. 

Hollywood'un senaryo konusunda tek kelimeyle ıkındığı son yıllarda ne kadar sıkıntılı bir süreçten geçtiğini biliyoruz. Artık senaryoyu bir kenara bırakıp, müzikleri süperdi, oyunculukları kusursuzdu, görüntü yönetmeni çok iyi iş çıkarmış gibi cümleler kurmaya başladık. Bence bu sebepten ötürü Inception da 2010 yılının filmiydi ama hak ettiği değeri Akademi'den bulamadı. Bugüne kadar hiçbirimiz Inception'a benzer bir film seyretmemiştik. Neyse konuyu dağıtmadan sadede gelirsem, alın size senaryo, alın size oyunculuk, alın size film diyorum.

Senaryodan bahsedecek olursak, film boşanmak üzere olan bir çift üzerinden anlatılıyor. Simin(Leila Hatemi) hayatına yurt dışında devam etmek istemektedir. Kocası, kızı ve kendisi için böylesinin daha iyi olacağını düşünür. Nader(Peyman Maadi) ise karısıyla gitmek istemez çünkü babası hastadır ve her geçen gün durumu kötüye gitmektedir. Simin başka bir ülkeye gitmese bile kendi anne ve babasının evine taşınır. Nader işe, kızları da okula gitmek zorundadır ve Nader hasta babasına bakıcı bir kadın tutar. Ne olacaksa bundan sonra olur ve film tadına doyulmaz bir hale gelir. 

Filmle ilgili bahsetmek istediğim çok fazla ayrıntı var ama film zaten standart bir filmden biraz farklı olduğu için hakkında en ufak bir şey bilmeden izlemek, etki altında kalmadan yorumlamak adına daha etkili olabilir diye düşünüyorum. Ama anlatmadan geçemeyeceğim birkaç ayrıntı var.

- azıcık spoiler -

Yönetmenin filmde öyle bir akıl oyunu var ki hayranlık duymamak elde değil. Bir yandan filmi izlerken bir yandan da filmde yer alan karakterlerle ilgili sorgulamalar yapıyorsunuz kendi kendinize. O karaktere acıyorsunuz, kendinizce haklı buluyorsunuz... Öyle anlarda filme öyle bir ayrıntı dahil ediyor ki Asghar Farhadi, aslında karar veremediğinizi anlamanız çok sürmüyor. Filmin sonunda yaptığı şey ise, aslında bütün filmin özeti gibi.

- spoiler biter -

A Separation'da günümüz İran'ının toplum hayatı, yargı sistemi, eğitim hayatı gibi günlük yaşantısının da ilerleme şeklini bize anlatan pek çok ayrıntı mevcut. İran'a dair pek çok şey yakalamanız mümkün bu şekilde. Ben filmi çok beğendiğim için birini alıp karşıma uzun uzun gevezelik etmek istiyorum. O yüzden tadını kaçırmadan bitireyim yazıyı. Siz hâlâ izlemediyseniz en kısa zamanda aradan çıkarın bence. Şimdiden iyi seyirler. Bu harika İran filmini kaçırmayın derim.

3 yorum:

  1. Hollywood'un senaryo konusunda tıkandığı pardon ıkındığı :) düşüncesine katılıyorum. Ben de yeni dönem filmleri izlerken tıpkı yazdığın gibi müzik, görsel sanat ve oyunculardan daha çok bahseder oldum. Sebebi de belki senaryo tekrarlarındandır. Diğer yandan, senaryonun tek başına asla yetmeyeceğine inananlardanım. Benim için film izlerken müzik de ön plana geliyor. Müziksizlere de yavaş yavaş alışıyorum ama yeri bambaşka. Bakınız Drive filmi :) Yarın kısmetse yayınlayacağım. Yazı güzel olmuş, ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ediyorum. İster istemez senaryo yerine görrsellik, müzikler, oyunculuk falan yazıyosun haliyle. Bende şuna inanıyorum: filmi izlersin bittiğinde ya beğenmişsindir ya da beğenmemiş. Bunun sebepleri farklı olabilir. Sadece müziğinin çok iyi hale getirdiği filmler var elbet. Mesela bende Arizona Dream 'e müziklerinin katmerli katmerli sınıf atlattığını düşünürüm. Children of Men ide iyi yapan görüntü bence. Ama ne olursa olsun müzikler görüntü, oyunculuk çok ön planda olmasa bile senaryo bi film için bence en önemli faktör. Bu arada bende filmi izledikten sonra az önce A Separation yazını okudum sende çok güzel yazmışsın. Seninde ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim. Ben her zaman filmi ya beğenirsin ya beğenmezsin kategorisine sokamıyorum. Bazen "gri" olanlar da çıkabiliyor :)

    YanıtlaSil