8 Temmuz 2012 Pazar

Bizim Büyük Çaresizliğimiz


















Bu aralar yine vaktim yok. Ben yine yetemiyorum hiçbir şeye ve hiç kimseye. Bu durumdan blog nasibini almamış olsa şaşardım zaten. Buralarda yokken Barış Bıçakçı 'yla tanıştım ben. Gözde 'nin önerisi. Eskiden kafamın dikine giderken bu aralar ne kadar çok öneri dinlemeye başladım değil mi? Aslında size Korkuyu Beklerken 'i yazarken kitapların mevsimleri olabileceğinden ve Bizim Büyük Çaresizliğimiz 'i okumak için kışı bekleyebileceğimden bahsetmiştim. Neyse denk geldi ve ben yazın ortasında bu kitabı okumuş bulundum. Kitabın 2011 yapımı bir film uyarlaması da mevcut. Kitabı okuduktan sonra filmi izlemek için çok düşünmedim. Film nispeten kitabın birkaç adım gerisinde ama bloga yazabileceğimi söylemem mümkün. Ama Bizim Büyük Çaresizliğimiz 'i, Anayurt Oteli gibi ayrı ayrı değilde tek bir yazıda harmanlayarak yorumlamaya karar verdim. Anlatmaya başlamadan önce bu harika kitap için Gözde 'ye kucak dolusu teşekkürlerimi iletiyorum. 

Bahsettiğim gibi kitabın yazarı Barış Bıçakçı. Barış Bıçakçı bu topraklardan çıkan yazarlar içerisinde kendi hayran kitlesini oluşturmayı başarmış yazarlardan bir tanesi. 1966 yılında Adana 'da dünyaya gelen Bıçakçı 'nın en beğenilen kitaplarından bir tanesi Bizim Büyük Çaresizliğimiz. Kendisi tahmin edeceğiniz üzere filmin senaristlerinden. Nasıl oldu, nasıl başardı bilmiyorum ama bu kadar çok ismi zikredilen biri olarak internet üzerinde kendisinin biyografisine ve fotoğrafına ulaşmak çok kolay değil. Gizemli olan her zaman daha caziptir sözü için doğru yer burası mı bilmiyorum ama insanın merakta kaldığı bir gerçek. 

Kitabın konusuna gelirsek, ilk belirtmem gereken şey bir Ankara hikayesi olduğu. Malumunuz Ankara son dönemde oldukça popüler durumda. İstanbul, İzmir falan güzel yerler ama Ankara 'nın çok kendine özgü bir edebiyatı olduğu su götürmez bir gerçek. Bunu bize fark ettiren şey sinemacıların ve edebiyatçıların Ankara üzerinde çok durması mı yoksa benim son dönemde nefret ettiğim bu Şehr-i Ankara 'yı sevmeye başlamam mı emin değilim. Nitekim Barış Bıçakçı ve Bizim Büyük Çaresizliğimiz 'de bu durumdan nasibini almış. Ender ve Çetin iki yakın hatta çok yakın arkadaştır. Uzun yıllardır devam eden arkadaşlıkları orta yaşa geldikleri yıllarda aynı eve çıkmaya kadar sürükler ikisini. Bir diğer yakın arkadaşları olan Fikret bir trafik kazasında anne ve babasını kaybeder. Fikret, Ankara 'dan ayrılmak zorundadır ve kız kardeşi Nihal 'i emanet edecek kimsesi yoktur. Ender ve Çetin hariç. Nihal, Ender ve Çetin ile birlikte yaşamaya başlayan üniversite çağında güzel bir kızdır. Artık aynı evin içinde yaşayan, geçmişin aşk acılarıyla yoğrulmuş ve aslında en büyük aşkları birbirlerine duydukları dostluk olan orta yaşlarda iki adam ve her türlü hatayı yapmaya müsait savunmasız bir genç kız vardır. Bundan sonra olaylar gelişir ve olan biten her şeyi Ender 'in ağzından son derece akıcı ve keyifli bir anlatımla okuruz. 

Kitabın oldukça başarılı olduğunu ve çok beğendiğimi söylerken zorlanmıyorum. Mevsimi belki kıştı ama son zamanlarda yaşadığım ruh halinin baharla pek alakası olmadığından kışın okumuş gibi sindirdim içime kitabı. Size bir öneride bulunmam gerekirse, elinize bir kalem alın çünkü altını çizmeniz gereken pasajlar ve cümleler bol bol mevcut Bizim Büyük Çaresizliğimiz 'de. Yazara hayran olmamak elde değil. İster istemez diğer kitaplarına bir merak oluştu ve zamanla alıp okumaya başlayacağım elbet. Aslında hep böyle oluyor. Yani ben size sürekli bu cümleyi kuruyorum. Bir yazarı beğendikten sonra -Paul Auster gibi- bütün kitaplarını okuyup gitmek belki doğru tercih olabilir. Yoksa çok birikiyor. Bu tabi nacizane bir tavsiye kendime. Sadece yazarak düşündüm hepsi o.

Filmine gelirsek, kitabın biraz gerisinde kaldığını söyleyebilirim. Ama bu başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Öncelikle kitapta bulunan hikayeye önemli ölçüde bağlı kalındığını söylemek mümkün. Ufak tefek tutarsızlıklar mevcut tabi. Ender, yani İlker Aksum 'un göbekli olmaması gibi. Bir diğer konu ise ben işin teknik kısmından pek anlamam ama sanki filmde "iç ses" kullanmak filmi birkaç gömlek yukarı taşıyabilirdi. Bu tabi tamamen benim fikrim.

Kısacası okumak için harika bir kitap öneriyorum size. Hatta benim gibi yeni tanışacaksanız "merhaba" demek için harika bir yazar. Dediğim gibi, Bizim Büyük Çaresizliğimiz 'i okurken yanınızda bir kalem bulundurmayı sakın ihmal etmeyin.

4 yorum:

  1. filmi uzun zaman önce abimin ısrarıyla izlemiştim filmden sonrada kitabı okumak içimden gelmedi. filmde sakinin hamur işleri çok güzeldi filmin en güzel yanı bence müziği.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önyargıyla yaklaşma emin ol kitabı çok farklı, filmden çok daha keyifli ve çok daha güzel :)

      Sil
  2. ben filmini izledikten sonra meraklanıp kitabını okuyanlardanım, çok da güzel oldu, hani filmle kitabın sıralarının şaşmış olması okuma keyfini azaltmadı. barış bıçakçı'yı da o şekilde keşfetmiştim zaten, yani kitabın şahaneliğinin çok uzağında kalsa da hiç olmadı bu nedenden müteşekkirim filme :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında düşününce kitabın önce okunması ya da filmin önce izlenmesi çok fark yaratmaz diye düşünüyorum. Sadece kitabın daha başarılı olduğunu söylemek mümkün ama filmi de vasatın üstündeydi bence :)

      Sil